1 Aralık 2010 Çarşamba

AYLIK DERGİSİ ARALIK SAYISI BAYİLERDE!


FATMAGÜL'ÜN SUÇU NE?

Selâm İle...

Devletin eğitim kurumları, parasız derken paralı olmuş ve özel dershanelere muhtaç kılınmışken ayrıca kendi içinde bir çok problemle boğuşuyor. İşin teknik boyutları bir yana, eğitim meselesiyle iç içe şu hususları da vurgulamalıyız:
Eğitim meselesi ahlâk meselesinden ayrı tutulamaz.
Eğitim meselesi ideoloji meselesinden ayrı tutulamaz.
İdeolojisi olmayan bir devletin eğitimi de olmaz aslında.
Genç beyinlere, yaşanmaya değer hayatla ilgili bir dünya görüşü verilmiyor aslında. Kendilerinde yok ki başkalarına versinler.

“Çağdaş eğitim” denilen kapitalist zihniyetten başka bir şey verilmiyor aslında, o da taklidin taklidi soyundan. Yani kısaca, ne ilimde, ne irfanda, ne sanatta, ne kültürde, ne edebiyatta, ne teknikte bir seviye yok. Kitap okuma oranımız binde 1, Avrupa’da yüzde 20’ler civarında iken. Kemalist ve modern eğitimin 80 küsur yıllık serencamı bu. Yetiştirilen dilsiz, idraksız, kitapsız nesiller.

Öğretmenlik gibi kutsal kabul edilen bir mesleğin, Cumhuriyet tarihi boyunca nasıl ayaklar altında olduğu ve öğretmenlerin şahsiyetsiz ve güdük olmaları istendiği malum.
Ekonomik olarak öğretmenlerin durumu da içler acısı; işportacılık yapan, ek iş yapan öğretmenler… Üniversitelerimiz ise dünya sıralamasında Afrika ülkeleri düzeyinde. Asistanlık-doçentlik çarkı da kişinin eğitimini ve kültürünü geliştirmiyor bilakis köreltiyor. Cahil Proflar sürüsü buna misal. Zaten 1928 Harf inkılabı ile bir gecede millet cahil bırakıldı ve yerine de bir şey konamadı.

Hiçbir telif sahibi eser vermeden gerçekleşen Cumhuriyet devrimleri kitapsızlığımıza ve cehaletimize misaldir. Öyle ki kendi kanunlarını bile Fransızından, İtalyanından, İsviçrelisinden bire bir aldılar. Ve maymunvarî Batı taklitçiliği sonucunda doğan küsbe nesiller.
Uyuşturucu ve alkol kullanma yaşı 11-12 yaşlarına yani ilköğretime kadar indi. Allah Resûlünün, 7 yaşında çocuklarınıza dini eğitim verin, emrini cahillikle suçlayanların sonu böyle oldu.
Üniversitesi de böyle Lisesi de böyle; varsa yoksa etiket, mevki-makam derdi. İstenen böyle bir nesildi zaten şimdi bu seviyesizlikten şikayet ediliyor.
Bir tarafta azılı bir gürûh varken, diğer tarafta rengini , kimliğini belli eden düşman bir yana, “islamcı” kisve altında müslümanları sekülerlik yolunda sisteme entegre eden okullar; esasında bu okullar, bizce diğerlerinden daha korkunç ve aşağılık.

İnsanı, gereksiz ve samimiyetsiz bir çehre sahibi yapmaya namzet bu şeytan efendi'nin okulları, Amerika'nın “Ilımlı İslam Projesi'nin bir ahtapot gibi her yana yayılmış şeytan yuvalarıdır.
Belki içki içen bir adam yaptığı hatadan dönecek ve bir daha birahâneye gitmeyecek; fakat ya “islam kisvesi” altında müslümanları uyuşturanlar nereden nereye geri dönecek?
Kapağımızda da bu mevzuyu işlediğimiz gibi bu tehlikeye karşı bir daha dikkat çekiyor ve diyoruz ki; ne şu, ne bu, ne sekülerlik yolunda sarhoşluk, ne “diyalog” adı altında ihanet ve ne de başka bir izm yahut akım: SADECE ŞERİAT!

Bu ay yine muhtevasısade suya tirit dergilerden olmamaya çalıştık her zaman ki gibi.
Av. zeliha hanımın, Sezâi beyefendinin yazıları ve tele röportajımız kapak mevzumuzla alakalı.
Bilgehan Yusuf ve Ömer emre dış politika ve iç politika üzerine değerlendirmeler yapıyorlar bu ay yine. Kâzım Albayrak, hükümetin aydın Doğan'ın borcunu affetmesini ve diğer gündemdeki meseleleri ele alıyor..

Necib Müftüoğlu on iki imamı anlatıyor; kıymetli bir yazı olduğuna inanıyoruz. Sedat bey Teffekkür ve Mantık'ı ele alıyor bu ay.

Bu ay Milli gazete yazarıAli Haydar Haksal beyefendi ile söyleşi yaptık; sanattan siyasete bir çok mevzu konuşuldu ve sohbet havasında geçti. Alakanıza sunuyoruz.

Fatih Turplu bir deneme yazısı, Bilal Atış bir hikaye ve Cem Yılmaz Kartaca'yı anlatıyor. Ali Acar bir iktisat yazısı ile bulunuyor ve ilginç tesbitler yapıyor.

Haberlerimiz ve diğer içeriğimizle elimizden geleni sizlere sunmaya çalıştık. Selâm ve duâ ile. Allah'a emanet olun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder